Tuesday, August 01, 2006

Yine Gec Saatler

Kültablasında söndürülen bir sigaranın dumanının parmaklarımızın arasından süzüldüğü gibi hayatın içinden geçiyoruz her gün ve söndürülen her yeni gün tablada,yeni fakat eski arkadaşları gibi kokulu bir iz bırakıyor.Kötü başlayan bir sabahın erken saatinde burnumuzda canlanan o tanıdık koku bu.Günler tablada düzensizce uzanıyor,kendince yer kaplayıp zift kokan yapış yapış birer hatıra oluyor.Hatıralar nikotin kokulu ve kanlı canlı duruyor,küçük bir kıvılcım için hazır,hiç istenmeyen o kokuyla sinüslerimizi doldurmak için bekliyor.

En pis ve kirli hissettiğimiz nefesimizi hatıralarımızdan çekiyoruz,onlarsa üstlerine bastığımız parmaklarımızın,yorgan altında onlardan kaçışımızın"boşver başka şeylerden konuşalım"larımızın intikamını almaya bayılıyor.Hayatta tattıklarımızla orantılı hissizleşen hayallerimizden bizi koparıp sürekli etrafından dolaşıp içine bakmaya korktuğumuz gerçeklik kuyusuna çekiyorlar bizi.Külle dolu suda boğulmamak için çırpınan beden ancak o acı tad damağını kapladığında anlıyor aslında kuyu kendisi ve kendi içinde boğuluyor.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home